Akya Balığı Avı Teknikleri
AKYA BALIĞI (Lichia amia)
Güçlü, mücadeleci ve günümüzün nadir yakalanan balıklarından akya, yöresel
olarak çıplak, çatal kuyruk, liça, leka balığı gibi isimlerle anılır. Yabancı
kaynaklarda leerfish (İng.), lichia (Alm.), lichi amie (Fra.), palomide (İsp.),
litsa (Yun.) gibi isimlerle bulunabilir. Vücudu elipse yakın yanlardan
basıktır. Sırtı mavi veya yeşil-kahverengi, yanal çizginin altı parlak
beyazdır. Gençlerinde yanlarda kahverengimsi bantlar bulunabilir. Vücuduna çok
iyi işlemiş küçük pulları vardır, bu pullar o kadar iyi işlemiştir ki balık
sanki pulsuzmuş gibi durur, bu nedenle çıplak denilir hatta bazen pulsuz olarak
da anılır. Kafasında pul bulunmaz. Sırt yüzgeci çifttir birinci sırt yüzgeci
alışılmışın dışında sekiz dikenden oluşur ve bu dikenlerin başa yakın olan
birincisi ileri dönüktür. Bu dikenler sularımızdaki benzer diğer balıklardan
ayırıcı özelliklerinden biridir. İkinci sırt yüzgeci ile anal yüzgeci hemen
hemen aynı hizadan başlar. İkinci sırt ve anal yüzgeçlerinin uzantıları siyahımsıdır.
Bu siyahlık diğer yüzgeçlerinin (yan ve kuyruk) uçlarında da görülebilir.
Kuyruk yüzgeci çatal şeklindedir. Çok gelişmiş sırt ve anal yüzgeci ile akya su
içinde çok hızlı hareket eden, sert manevralar yapabilen çevik bir balıktır.
Kafası ve ağzı büyüktür, alt çene üste göre daha uzundur, gözleri normal
boydadır. Ağzında zımpara kağıdı gibi dişler vardır, bunlar takım kesmese de
ciddi şekilde yıpratır. Ayrıca dilinde ve damağında avı tutucu geriye dönük
dişler (vomer) bulunur. Akyanın belirgince görülen yanal çizgisi en büyük ayırt
edici özelliklerindendir. Göğüs yüzgecinin ucuna kadar sırta paralel giden
çizgi bu noktada sert bir eğimle karna doğru göğüs yüzgecinin altına kadar
iner, tekrar yükselen çizgi kuyruğa kadar düz olarak gider.
Kıyıcı, yani çok yırtıcı bir balıktır. Lüfer gibi önüne gelen her balığa
saldırır yemese de öldürür. Başlıca gıdasını küçük balıklar oluştursa da
kalamar ve hatta iri karideslere de saldırır. Nadiren de olsa iri bütün canlı
karidesle yemlenmiş başka balıklara atılan takımlara da çıktığı olur. Yapı
itibarı ile lüferi andırdığından özellikle İstanbul balıkçı esnafı akyayı
kofananın irisi diye satar. İkisinin de balık olması dışında pek alakası yoktur
tabi. Aslında carangidae familyası üyesi olarak istavritin daha yakın
akrabasıdır. Yurdumuzda üremeleri nisan ortalarından haziran sonuna kadar bahar
boyunca sürer. Ortalama ömürleri 14 yıl kadardır. Yurdumuz sularında 1 metre
boy ve 30-35 kilo ağırlıktan fazlasına pek rastlanmasa da diğer denizlerde 2
metre boya ve 60 kilo ağırlığa kadar çıkarlar. Geçmiş dönemlerde özellikle Ege
ve Akdeniz'de profesyonel balıkçılar tarafından yasak zamanlarda, gece kuvvetli
ışıklarla balığı kabartmak gibi yasak yöntemlerle aşırı avlanması sonucu sayıca
çok azalmıştır. Özellikle Ege'de sahil güvenliğin çabaları ile bu durum bitmese
de azalmış ama akya sayısında önemli bir artış da olmamıştır.
Nerelerde Bulunur:
Akya sadece yurdumuz sularına özgü değildir. Batı Hint
Okyanusu, Atlantik Okyanusu, Arap Denizi ve Basra Körfezinde de rastlanır.
Genelde yaşadığı sularda 50 metreye kadar iri kırmalık taşlık dipleri tercih
etse de yemlenmek için kıyılara sığlıklara sokulur ve yine kırmalık-taşlık
dipli akıntı altı kıyılarda sıkça rastlanır. Çoğu zaman denize dökülen
nehirlerin deltalarında acı sularada girerek buradaki yavru balıklarla
yemlenir. Kısaca yavru balıkların bolca olduğu taşlık, kıyının denize dikçe
indiği, akıntı alan veya sakin koylar, dere ağızları kıyıdan akya avlamaya
çalışan meraklılar için uygun yerlerdir. Kıyılarda oturup denizi seyredenler
veya balık avlamaya çalışan amatörler zaman zaman küçük balıkların arasına
fırtına gibi dalan suları sıçratarak yavru balıklara saldıran iri balıklar
görebilirler. Bu balık eğer barakuda gibi kolayca ayırt edilebilen bir balık
değilse genelde akya veya yakın akrabaları yaladerma ya da sarıkuyruktur. Bu
saldırılarda sık sık birden çok balığa rastlanır. Kıyılara sokulup saldırdığı
zamanlarda o civarda atıp çekme ile avlanan veya yemli takımlarını suya
bırakmış amatörlerin oltalarına da vurup yakalanırlar. Buradan şunu anlıyoruz
ki akya kıyıdan da canlı yemli bırakma, şamandıralı takımlarla veya atıp çekme
ile de yakalanabilir.
Avcılığı:
Akya avı doğal yemlerle veya suni yemlerle olmak üzere iki kısma ayrılabilir. Ancak bu sistemler o kadar iç içe girmiştirki atıp çekme dışında sadece yapay yem veya sadece doğal yem kullanılan sistemdir diye ayrılabilecek bir yöntem yoktur. Yinede bundan önce akya için ne yem kullanılır ona bir bakalım. Akyanın yemi tabi ki akyem sınıfından sayılan balıklardır. Zargana, iri istavrit, iri sardalya, uskumru, kolyoz, kefal, ilarya, sarıkanat, lüfer gibi balıklar canlı veya sürütmede bütün ölü olarak kullanılabilir. Yaprak veya tekgöz kesilmiş yemlerde sürütmede kullanılsada canlı veya bütün ölü yemler kadar başarılı olmazlar. Tabi canlı yemin yerinide hiçbiri tutmaz. Ölü bütün veya canlı kalamarda özellikle Akdeniz'de sürütmede akya için başarılı olan bir yemdir.
Av Yöntemleri
Bırakma Takım
2. Sırtı / Sürütme
3. Atıp Çekme
4. Jigging
Bırakma Takım
Yukarıda anlattığımız gibi akya yemlenmek için sığlıklara girerek buradaki
yavru balıklara saldırır. Bu alışkanlığı onun kıyıdan bırakma takımlarla
kolayca yakalanmasını sağlar. Bunun için rastgele bir koy seçilip eli boş
kalınacağına akyanın sık sık yemlendiğinin görüldüğü çok derin olmayan dibi
taşlık kırmalık koylar seçilmelidir. Bu başarının yarısıdır. Her koy birbirinin
aynı olmaz bu nedenle takım "akıntı alan koylar" ve "sakin
koylar" için olmak üzere iki türlü düzenlenir.
Akıntı alan koylarda takım üstteki gibi düzenlenir. Şimdi bunu biraz açalım.
Akıntı açıktan kıyıya doğru ise yaklaşık 3-4 kiloluk bir ayak taşına bağlanan
150mm'lik misinanın diğer ucuna resimde görülen ilk şamandıra bağlanır. Ayak
taşı ve şamandıra arasındaki mesafenin derinlikten 1-1,5 kulaç kadar fazla
olması gerekir. İlk şamandıradan 3-4 kulaç alınarak aynı kalınlıkta misinaya
ikinci şamandıra bağlanır. İki şamandıra arasına şamandıraları dengeleyecek
ağırlıkta ve mesafede 4-6 adet kıstırma konur. Bu kıstırmalar şamandıraların
savrulup uçmalarına engel olacağı gibi yakalanan akyanın ağırlık nedeni ile
daha çabuk yorulmasını sağlayacaktır. Bundan sonra derinliğe göre 0.70mm parlak
misinadan kesilen 1 kulaç kadar bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne canlı yemle
tercihen kefal, lüfer veya zargana ile yemlenir. Takımı bırakırken yemin
bulunduğu sularda dipten ziyade ortalara yakın şekilde kalmasına ve etrafta
kolaylıkla saklanacağı oluşumlar bulunmamasına dikkat etmek gerekir. Takımın
tarifinde verilen uzunluklarda koyun derinliği, büyüklüğü ve kıyının durumuna
göre değişebilir. Genel prensip olarak koy ne kadar büyükse takım o kadar uzun
tutulmalıdır demek doğru olur bu şekilde akyanın ürkmeden rahatlıkla saldırması
sağlanır. Şamandıralara gelince; son yıllarda gittikçe artan bir eğilimle pet
şişeler şamandıra olarak kullanılmaktadır. Ucuzluğu, kolay bulunabilmesi ile
amatörün her an elinin altında bulunan pet şişeler şekli, şeffaf olması ile de
fonksiyonel olarak tercih edilebilir. Yeter ki sonradan bunları denize atıp
çevre kirliliği yaratmayalım. Koy akıntı almıyorsa, suları sakin ise o takdirde
takım daha da basitleşir ve alttaki gibi düzenlenir.
Resimden de görüldüğü gibi bu durumda tek şamandıra işimizi görür. Yine 3-4
kiloluk bir ayak taşına bağlanan 150mm'lik misinanın diğer ucuna şamandıra
bağlanır. Misinanın uzunluğu su derinliğinden çok fazla olmamalı ayak taşı
şamandırayı hafiffe batık dengede tutabilmelidir. Bundan sonra 3-4 kulaç
uzunluğundaki 0.70mm bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne yukarıdaki gibi yemlendikten
sonra takım hazır sayılır. Beden şamandıra ipine şamandıradan 1-1,5 metre
aşağıda veya orta sularda kalacak şekilde kalacak şekilde önce kazık bağı ile
sonrada alttan üstten üçer defa puntalanarak bağlanır. Siz isterseniz bu
noktada 5 santimlik üçlü fırdöndüde kullanabilirsiniz. Takımı bırakırken
yukarıda anlatılan inceliklere de dikkat etmek gerekir. Bu takımda istenirse
ayak taşına bağlanan bir ipin ucu karaya alınarak mümkün olduğu takdirde
yakalanan balık karadan çekerek te çıkartılabilir.
Her iki yöntemde de koyun büyüklüğüne bağlı olarak birden fazla takım
bırakılabilir. Tabi koyun yapısı, derinlikler de takımı standart olmaktan
çıkarır. Her duruma uygun değişiklikleri yapmak zorunludur bunları da ancak
zamanla tecrübe ile öğrenmek mümkündür. Yakalanan akya bunu anlayınca ilk
aşamada açığa dönerek derine kaçmaya çalışacaktır ama ayak taşının ve
kıstırmaların ağırlığı ile fazla uzaklaşamadan çabuk yorulacaktır. Size de
şamandıraya ulaşıp balığı almak kalır. Akyanın yemlendiği yerler biliniyor ise
bu takım yüksek verimi ile sizin yüzünüzü güldürecektir. Atıldığı yere göre
eğer yem biraz derince düşerse orfoz, sinarit gibi başka balıkları da bu
takımla almak mümkündür. Derine bırakma durumunda bedende yem dibe yakın olacak
şekilde monte edilmelidir. Bu durumda da akya alma şansı vardır.
Sürütme / Sırtı
Akya balığının avında en sık kullanılan yöntem aslında budur. Yem olarak da
başta canlı zargana olmak üzere kefal, lüfer, uskumru ve kalamar kullanılır.
Kalamar ölü bütün veya canlı kullanılırken diğer yemler canlı tercih
edilmelidir. Mümkün değilse ölü bütün son çare yaprak yem kullanılabilir ama
bunlar aynı verimi göstermez. Sürütmede yapay yemde kullanılır. Söğüt yaprağı 5
numara kaşık, 20-25 santimlik uskumru desenli, siyah veya mavi sırtlı, turuncu
ve kırmızı başlı yapay balıklarda iş yapar.
Akya için yapay yemli sırtı takımı klasik bir takımdır, genelde el oltası
olarak düzenlenir. Takımın yapımı diğer balıklarda anlatılandan pek farklı
değildir. Sadece akya daha iri ve sert bir balık olduğundan kalınlıklar
arttırılmıştır. Açıkçası burada belirtilen kalınlıklardaki takım ile de balığa
hiç şans tanınmamaktadır. Geleneksel olarak buna yakın kalınlıklarda düzenlenen
takımı daha ince olarak donatmanızı tavsiye edilir. Mesela olta en fazla 100mm,
kolçak 0.90-100mm, beden de 0.70-0.80mm derler. Akya gibi büyük sayılacak
avlarda misinayı mantara sarmak doğru olmaz, kalama yetiştiremezsiniz. Olta en
az 200 metre olmalı ve sandala monte edilmiş bir çıkrığa sarılmalıdır. Çıkrığın
her yöne dönebilen, istendiğinde dönüşü ve misina vermesi frenlenebilecek
tipten olmasında yarar vardır. Bunu sizin düşünüp sandalınıza göre yapmanız
veya yaptırmanız gerekecektir. İlk vuruştan sonra yakalandığını anlayınca
derine dalmaya çalışacak akyanın bu sert tepkisini karşılamak içinde sandalın
içine 25-30 metre kadar misina sağılmalıdır. Bu misina içinde su olan ufak bir
kova veya leğene sağılırsa da karışmaz.
Takım makinalı kamışlı olarak düzenlenirse bu defa tek ağırlıkla takımı
dengelemek gerekecektir. Bu takımın kamışı deniz tipi orta seri, tercihen hepsi
olmasa da uç halkasının makaralı tipten olması tavsiye edilir. Yoksa 2-4 metre
ağır seri 200-300 gr. atarlı bir kamış da iş görür. Makina çıkrık tipi
olmalıdır, sabit makaralı tipten makinalara yeteri kadar misina saramazsınız,
bu durumda da balığı kontrol edemezsiniz. Makinalı takımda misina kalınlığı hiç
bir zaman 0.50-0.55mm'den fazla olmamalıdır. Bedende 0.45mm civarında
olmalıdır. Son yıllarda özellikle yanbancı amatörler arasında daha da ince olta
kullanarak şok beden denilen kalın beden kullanımı yaygınlaşmaktadır. Makinalı
takım kullanılması durumunda balık tekneye yanaştırıldığında bedenin elle
toplanarak balığın alınması gerekir.
Takım istendiğinde bütün ölü veya canlı yemle yemlene bilse de genelde kaşık
veya sahte balık ile sürütülür. Civarda çıkan balıkların büyüklüğüne göre bazen
tek 5 numara gümüş renkli söğüt yaprağı kaşık veya peşpeşe eklenmiş iki adet
4-5 numara kaşık da kullanılabilir. İki kaşık kullanıldığında iğneyi son
kaşıkta bırakmak alışkanlık olmuştur. Akyanın ağzı büyük olduğundan ve hırsla
saldırdığından tek iğne yeterlide olur. Büyük balık beklentisi varsa 5 numara
kaşığın iğnesini bir veya iki numara büyük galvaniz kaplı üçlü iğne ile
değiştirmek yararlıdır. Son yıllarda piyasada oldukça yaygınlaşan kaşıkların
gümüş rengi ağır basıp çeşitli desenlere sahip olanlarının uygun boydakileri de
kullanılabilir. Akyanın severek yediği yemlerden olan kalamar taklidi yemlerde
özellikle Akdeniz veya Güney Ege'de iyi sonuç verecektir. Ama uygun boyda
olanları oldukça pahalı olan bu yemlerin dibe taktırılması, kaybedilmesi de
büyük üzüntü olacaktır.
Yukarıda açıklandığı şekilde düzenlenen makinalı veya el oltası takımı taşlık
kırmalık diplerde, yarbaşları civarı gibi yerlerde 8-12 kulaç derinliklerde
tekneden 30 kulaç kadar salınarak saatte 2-3 mil süratle gezdirilir. Sürütme
esnasında takımın dibe yakın gelmesi ancak dibe sürtünerek takılmamasına dikkat
edilmelidir. Hafif kalıp uçarsa da olmaz bu defa da ağırlığı arttırmak gerekir.
Yani sulara, derinliklere göre en uygun durumu deneyerek bulmak gerekecektir.
At-Çek Yöntemi
Aslında atıp çekmeler akya için standart uygulama değildir. Yani uzun olta
yapıp akya avına gidilirde atıp çekme takımını alıp "ben akya yakalamaya
gidiyorum" pek denmez. En azından iri bir akya hedeflenmez. Ama
balıkçılıkta "olmaz" olmaz. Atıp çekme daha çok kıyıdan yapılır.
Sandalla denize çıkma şansı varsa zaten dedik ya kimsenin aklına atıp çekme
gelmez. Yukarıda anlattığımız gibi akya sık sık küçük koylara, sığlıklara, dere
ağızlarına yemlenmeye girer işte bu tür yerlerde atıp çekme yaparak akya
yakalama şansı vardır.
Dönelim atıp çekmeye. Dediğimiz gibi akya avı için standart bir yöntem
olmadığından denenmiş standart bir takımda yoktur ama kolaylıkla hazırlamakta
mümkündür elbette. Atıp çekme takımı için 2,4-2,7 metre boyunda, 30-60 veya
40-80 atarlı kaliteli bir kamış ve tercihen çıkrık tipi atıp çekme (atış tipi)
makina gerekecektir. Yoksa 0.40 misinadan 100 metre saracak kapasitede normal
makinada (sabit makaralı) kullanabilirsiniz. Daha kalın misinaya ihtiyacınız
olmayacaktır.
Atıp çekmenin yemleri başta yapay balıklar olmak üzere gümüş renkli parlak
metalik söğüt yaprağı veya benzer şekilli kaşıklarda olabilir. Yapay balıkların
uskumru desenlisi, sırtı siyah veya mavi renklisi, kırmızı kafalı veya turuncu
renklileri iş görür. Bunların yüzer veye dengelenmiş tipleri tercih
edilmelidir. Eğer civarda akya varsa Rapalanın ratling modeli (içinde ufak
boncuklar olan çekilirken şakırdayan), veye su üzerinde kalan özel ağız yapısı
nedeni ile çekilirken suları şapırdadıp kaçışan yavru balıkları taklit eden
tipide olur (buna popper deniyor). Popper'i çekerken ilk olarak sertçe makina
sarılıp kamışın ucunu da sallayarak suyu şapırdatması sağlanır, kısa bir süre
beklenerek aynı hareket tekrar edilir. Kaşık kullanılıyorsa atıştan sonra biraz
beklenerek kaşığın dibe yakın olacak şekilde batması sağlanır, sonra yavru
balıkları taklit edercesine hem kamışın ucu ile sıçratılarak hem de hızlıca
sarılarak 6-7 metre çekilir tekrar durarak kaşığın batması beklenir aynı
hareket tekrar edilir. Bu şekilde kullanım aslında palamut balığı için
kullanılan yünlü veya seğirtme zokaları andırır.
Akya sert, çevik ve çok hareketli bir balık olduğundan balığı çekerken takımın
çok iyi kullanılması makinanın fren tertibatının balığın ataklarına göre sık
sık ayarlanması gerekecektir.
Jigging Yöntemi
Uygun merada akya balığını jigging yöntemi ilede yakaya bilirsiniz. Jig ile
dipten başlayıp yüzeye doğru dikey seyirtme yaparken hedef balığınız akya
olmasa bile diğer tüm avcı balıklar gibi yaralı balık aksiyonları ile
çektiğiniz jig yeminize akyanın da saldırma şansı yüksektir.
Yakalanan balığın sudan çıkarılması
Akya iri bir balık olduğundan bu konu önemlidir. İlk olarak balık
yakalandığında istediği kalamayı kontrollü şekilde verip tekne ile üstüne
dönmekte yarar vardır. Yalnız burada kontrolu kaçırmamaya oltayı boşa
çıkarmadan gergin tutmaya dikkat edilmelidir. Akya aniden yükselerek takımı
boşa çıkartabilir bu durumda süratle takımın boşu alınarak olta gerilmeli,
balığa baskı yapılmaya devam edilmelidir. Böylece hem balığın daha çabuk
yorulmasına çalışılır hem de bir şekilde iğneyi atmasına zaman bırakılmaz. Bu
prensipler aslında tüm büyük balıklar için aynıdır. Bu şekilde mücadele
edilerek yorulan balık tekneye yanaştırılınca uygun boydaki bir kakıç balığın
kafası, solungaç kapakları civarına saplanır. Kakıcı saplarken acele etmemeli
rastgele savurarak balığın karnı, sırtı gibi yerlere saplamamaya dikkat
etmelidir. Bu şekilde balığı kontrol etmek zorlaşır. Tekne müsait ise kakıç
yardımı ile balık içeri alınır. Gerekir ise ikinci bir kakıçda kullanılabilir.
Tekne ufak ise kakıçlanan balığın solungaçlarından bir sopa ile sokulan ip
ağzından çıkartılır, bu ipli yaklaşık 2 metre boyundaki sopaya
"uçkurluk" denir, diğer bir iple de kuyruğuna yarım kazık bağı ilmeği
atılarak balık baştan ve kuyruktan tekneye asılarak yedeğe alınır. Bu durumda
balığın acı çekmemesi için başına sert bir cisimle vurulara öldürülmesi insanca
olur.
Eğer uygun boyda bir kepçe var ise 10-15 kiloluk balıklar kepçe yardımı ile de
alınabilir.
Akya büyük ekonomik önemi olan balık değildir, ekenomik değeri daha çok
yöreseldir. Yukarıda da anlatıldığı gibi bir dönem aşırı avlandığından sayıca da
azalmıştır. Eti lezzetli olmakla beraber Karadeniz'de çıkan lüferi palamutu
tutmaz. Tavası, haşlaması, şişi yapılır.
Akyaların beslenme saati: