İzmarit Balığı Avı ve Teknikleri
İZMARİT BALIĞI (Spicara smaris)
Bilimsel adı Spicara smaris'dir. Tüm centracanthidae familyasının sularımızda
en çok bilinen ve amatörlerce en fazla avlanan türüdür. Neredeyse bütün bir
familya onun adı ile özdeşleşmiş ve tanınmıştır.
İzmarit balığı olarak tanınan bu balık yabancı dillerde picarel (İng., Fra.),
Caramel (İsp.), Smarida (Rus.), marida (Yun.) gibi isimlerle bilinir.
Yurdumuzda bazen, irilerine kanal izmariti - pabuç, ufaklarına gancur denir.
Vücudu iyi işlemiş pullarla kaplı, yanlardan basık uzuncadır. Ağzı büyük ve
körüklüdür. Kafası ve gözleri normaldir. Sırtı kahverengi, yanları beyazdır.
Her iki yanında birer siyah benek bulunur. Kuyruk ve sırt yüzgecinde parlak
minik benekler bulunur. Sırt yüzgeci tek parça, ensesinden kuyruğa kadar
uzanır. Sert dikenler taşıyan bu sırt yüzgeci balığı oltadan almak için
dikkatsiz davranılırsa ele batarak kırılır ve içerde kalır. Tecrübeyle
söyleyebilirim ki uzun süre o anı hatırlayacak kadar acı ve sıkıntı verecektir.
Ete saplanıp kalan dikeni ya siz bulup çıkartacaksınız ya da uzun süre acı ve
rahatsızlığa dayanarak vücudun atmasını bekleyeceksiniz. Benim başıma ikisi de
geldi, ikincisinde yaklaşık on günde kendi kendine ucu dışarı çıkınca cımbızla
çekip çıkartarak kurtuldum. Sırt yüzgecini savunma aracı olarak kullanmayı
bilen izmarit yakalanınca oltada çırpınırken yüzgecini de açar. Bu şekilde
balığı yakalayıp çıkartmak oldukça zordur. Ben sırttan yavaşca uzanıp enseden
sıvazlayarak sırt yüzgecini kapatıp tutmayı tercih ediyorum. Karın kısmından
yakalamak da bir yöntem olabilir. Tüm yüzgeçleri vücuduna oranla iyi
gelişmiştir.
Ortalama boyları 15-20cm arasıdır 20cm'likler iri sayılır. Başlıca gıdası
planktonlar, midye, balık yumurtaları, kurtlar ve yosunlardır. Erkekleri
dişilere oranla biraz daha iridir. Yumurta dökümü ilkbahara denk gelir genelde
nisan-mayıs ayları yumurta aylarıdır. Üreme dönemlerinde her iki yanında
lacivert şerit şeklinde benekler belirir. Bir yetişkin dişi 60-70.000 yumurta
dökebilir. Yumurta dökümü dipte olduğu halde pelajik olan yumurtalar orta
sularda gelişir ve açılırlar. Ömürleri 10-12 yıl kadardır erkekler üç, dişiler
iki yaşında cinsel olgunluğa erişir.
Eti beyaz ve lezzetlidir. Kalın olan derisi bazen çıkartılarak tavası yapılır.
Bunun için kafasını kesip, balığı temizledikten sonra, sırt yüzgeci keskin bir
bıçakla derinin de bir kısmı alınarak kesilir. Bıçağın ucu ile sırt tarafından
kaldırılan deri baş parmakla bıçak arasına sıkıştırılarak kuyruğa doğru çekilip
kolayca alınır. Tulum çıkartılan balık kızartılır. Ancak tüm kalın derili
balıklar gibi deri altı yağ tabakası ile kaplıdır ve deri yüzülünce bu
tabakanın bir kısmı kaybolur, balığın lezzeti azalır. Diğer yol da balığın
derisini yüzmeden sadece temizleyip pullarını kazıdıktan sonra tava yapmaktır.
Ben her ikisini de denedim pulları soyulup tulum çıkartılmadan kızartılan balık
daha lezzetli diyebilirim. Bir de izmaritin meşhur (özür dilerim) b*klu kebabı
vardır. Hiç temizlenmeden bütün olarak mangal üstüne alınan izmarit piştikten
sonra derisi yüzülüp iç organları temizlenir eti ayıklanar, üzerine limon
sıkılarak servis yapılır. Bu da hakikaten çok lezzetlidir.
İstrangilos (Spicara flexuosa)
Bilimsel adı Spicara flexuosa'dır. Menekşe izmariti olarak da bilinir.
İzmaritin yakın akrabasıdır. Yurdumuzdaki tüm denizlerde bulunur, sayı olarak
izmaritten daha azdır. Marmara'da oldukça azalmıştır. Vücudu izmarite göre daha
tombul torpil gibidir. Tüm vücudu pularla kaplıdır. Sırtı kahverengi yanları ve
karnı beyazdır. Üreme dönemlerinde her iki yanında lacivert şerit şeklinde
benekler belirir. Her iki yanında sırtına doğru birer siyah leke bulunur.
Kafası ufak, ağzı küçük ve körüklü, gözleri iricedir. Tek sırt yüzgeci dikenli
olmakla beraber izmaritinki kadar sert ve tehlikeli değildir, ensesinden
kuyruğa kadar uzanır. Kuyruk yüzgeci çatallı, tek anal yüzgeci uzuncadır. Yerel
balıklardan olmakla beraber özellikle Marmara'da yaşayan bazı sürüler baharda
kanalı ve boğazı takiben Karadeniz'e çıkar, sonbaharda geri döner. Başlıca
gıdası planktonlar, balık yumurtaları ve bitkilerdir. Kumluk çamurlu diplerde,
bazen kayalık yosunlu yerlerde gezerek yem arar. Yurdumuzdaki tüm sularda
bulunur. Ortalama ömrü 12 yıl kadardır. Erkekler üç, dişiler iki yaşını
doldurunca cinsel olgunluğa erişir. Yumurta dökümü ilkbaharda, nisan-mayıs
aylarında olur. Bir dişi yaklaşık 60.000 yumurta döker, yumurtalar pelajiktir.
Boyu ortalama 15cm'dir. Çok nadir olarak 20cm'likleri görülür. Avcılığı izmarit
ile aynıdır. Eti beyaz ve lezzetllidir. Tavası, tuzlaması yapılır. Ekonomik
değeri fazla değildir.
Nerelerde Bulunur:
Yurdumuzdaki tüm sularda bulunurlar. Genelde kışı derin sularda veya kanalda geçiriler. Bu arada 120m derinliklere kadar indikleri olur. Baharda Marmara denizinde boğaz civarında kışlayan bazı sürüler kanalı ve İstanbul boğazını takiben Karadeniz'e çıkar, sonbaharda aynı yolla Marmara'ya dönerler. Yazın kıyılara sokulurlar. Çoğu zaman su üstünden bakınca görülecek kadar sığlıklarda gezen izmarit bu alışkanlığı ile pek çok amatörün balıkçılığa başlamasında önemli rol oynamıştır denebilir. Genellikle kumlu, çamurlu diplerde gezinir ve yemlenirler. Korunma ve yemlenme amaçlı olarak kayalık, yosunluk alanların etrafında veya içinde de dolaşırlar. Üreme dönemleri hariç sürüler halindedirler, birlikte gezer ve yemlenirler. Yani balık bulundu mu aynı yerde uzun süre av verir. Bol av veren bir yer her zaman çok bol olmasada devamlı olarak izmarit yakalanabilecek bir yer olarak belirlenmeli kerterizi alınmalıdır.
Avcılığı:
İzmarit'in başlıca yemi midyedir. Bundan başka karides parçası, sülünes, akyem olan balıkların sırt tarafından alınacak et parçası bu et parçası derisi ile kullanılabileceği gibi derisi soyulursa daha iyi sonuç verir. Balık bu yine de yeme nazlı vurur. Çok uyanık ve çevik olan izmarit oltaya vurduğunda sülünez, karides ve balık etini kolay alamaz, ama midyeyi çok kolay alır. Bunu önlemek için toplanan midyeler bir bıçakla açılarak gazete veya tülbent üzerine dizilir, çok hafifçe tuzlanan midyeler gazete kağıdı da hafifçe rutubetlendirildikten sonra sarılarak buz dolabında veya serin bir yerde muhafaza edilirse suyunu kaybeder ve yapış yapış bir hal alır. Fazlaca midye varsa yeteri kadar porsiyonlar ayrı ayrı hazırlanır ve buzlukta saklanırsa uzun süre el altında hazır yem var demektir. Bu durumdaki midye iğneye bir kere saplanır iğne sapına sarılarak tekrar gerekirse bir kaç kez saplanır, sarkan uzun parça kalmamasına dikkat edilmelidir. İğne ucu da hemen ele takılacak kadar uçta ama örtülü kalmalıdır. Eskiler minik minik midyeleri tek tek açıp tek tek takmayı tavsiye eder; ama bu işlem ömür törpüsüdür, çok eskiden denemiştim. Büyük midyeleri yukarıdaki yöntemle kurutup bıçakla keserek kullanmayı tercih ederim ve bir verim azlığı problemi görmüyorum. İlla küçük midye kullanacağın derseniz kıyıda yakacağınız bir ateş üzerine konacak saç üzerine dizilen mucur midyeler ısınıp açılınca ateşten alınıp eti kabuktan sıyrılır kullanılır. Bu şekilde ısınırken su kaybeden midye eti de güzel yem olur. Yem olarak karides kullanılıyorsa kabuğu soyulan karides eti iğneye uygun boyda kesilerek takılır, sülünes de aynı yöntemle kullanılır. Ben kullanmadım ama tavuk etinin de yem olarak kullanıldığında izmarit avında çok başarılı olduğu söylenir. Özellikle daha sertçe ve beyaz olan göğüs kısmından alınacak parçalar izmarite yem olarak kullanılabilir.
İzmarit gece oltaya vurmaz, güneş battıktan sonra av kesilir.
Amatör açısından yemli avcılığı makbul olan izmariti avlamanın yolu tek ama takımları farklıdır:
1. Üç köstekli takım.
2. İzmarit çaparisi.
3. Savurma takım.
İzmarite uygun yemle yukarıda anlatıldığı gibi yemlenen takım, dibe indirilir iskandil dibe değince durulur. Hafifçe gergin (apiko) tutulan takım hareket ettirilmeden balığın vurması beklenir. İzmarit çok hareketli ve sert bir balıktır yeme sertçe vurur, bu vuruşta ya iğneyi de yutar ya yemi alır. Bazen de her ikisi de olmaz tekrar vurarak yemi almaya çalışır. Genelde vuruşların yarısından fazlasında yakalanmaz, ama o vuruşlar amatöre büyük heyecan verir. Vuruşu hissettiğinizde hafifçe tasmalayarak eğer iğne balığın ağzına girdiyse oturmasını sağlayabilirsiniz. Balık ilk vuruşta yakalandıysa ve yukarı doğru fırlarsa bir an için olta boşa çıkmış gibi olur, yine de hafifçe tasmalamakta yarar vardır. İlk balık yakalandıktan sonra çekmeyip beklerseniz ya yakalananı da kaybedersiniz ya da diğer iğnelere de balık dolar. Oltada olan izmarit fazla çırpınır veya siz diğer balıklar için sertçe tasmalarsanız körüklü ağzı yırtılarak kaçabilir. Yakalanan balıkları çekerken de buna dikkat etmeli hızla çekerek körüklü ağızlarının yırtılmasına ve kaçmalarına izin verilmemelidir. Bu takım sandaldan veya iskele, duba üstünden veya yüksek kıyılardan kullanılabilir. El oltası olarak düzenlenebileceği gibi makinalı kamışlı takım olarak da düzenlenebilir. Kıyıdan (köprü, iskele üstü gibi) kullanımında makinalı kamışlı olarak düzenlenmesi kullanımında büyük kolaylık getirir.
İzmaritin bu ve diğer takımlarla avlanmasında eğer avcılık sandaldan yapılıyor ise sandal akıntıya bırakılmamalı, demir atılarak sabitlenmelidir. Tonoza almaya gerek yoktur tek demir yeterli olur, demir ipi üzerinde gezinmenin bir zararı olmaz
Takımın kullanılışı da üç köstekli takıma benzer ama bu takımda genelde tasmalama yapılmaz beklenir. Oltadaki çırpınmaların artması balık miktarının da arttığını gösterir ve yeteri kadar olduğuna inanılıyorsa takım toplanır. Yukarıda anlatıldığı şekilde genelde el oltası olarak düzenlense de 15-20 iğneli yapıp, iki ayrı kamışlı takım hazırlayıp sandala direk dikmeden veya tek ya da iki direkle işi çözmek mümkündür. Takımın biri kullanılırken diğerini kamışla sandalda bırakılıp balıkların temizlenmesi ve yemlenmesi sağlanır. Bu şekilde düzenleme hem karışma riskini azaltacaktır hem de kullanım kolaylığı getirecektir. Yardımcı gene gerekir.