Palamut Avı ve Teknikleri
PALAMUT BALIĞI (Sarda sarda)
Türkiye deniz balıkçılarının düşlerini süsleyen, özellikle
İstanbul balıkçıları için İstanbul'un tarihi kadar eski olan palamut amatörleri
peşinde koşturan balıklardandır. Dilimizde yaşına dolayısı ile boyuna göre
değişik isimlerle anılır en bilinen isimleri çingene palamutu, palamut ve
toriktir. Tüm isimlerinin listesi ve boyuna sınıflandırılması alttaki tablodaki
gibidir. Bu arada palamut yabancı amatörlerin de bilip tanıdığı bir balık
olarak bonito, Atlantic bonito (İng., USA, İsp.), bone jack (USA), palamida
(Yun), pelamide (Alm., Rom.) isimleri ile de anılır.
Vücudu uzunca, hafifçe yanlardan basık, füze şeklindedir.Tüm vücudu iyi işlemiş
küçük pullarla kaplıdır; yalnız kafasının arka tarafı ve göğüs yüzgeçleri
çevresindeki pullar daha iridir. Kafası ve ağzı oldukça büyük, gözleri iridir.
Ağzında alt ve üst çenelerde üstte 16-26 altta 12-24 adet olmak üzere sivri
konik dişler bulunur. Araları açık ve daha çok batıcı yapıya sahip olduğundan
bu dişler takım kesemez. Bazen damakta geri dönük avı tutmaya yarayan (vomer)
dişlere de rastlanır. Rengi sırtında koyu mavi-yeşil veya çelik mavisi renkte,
yanları ve karnı beyazdır. Sırtından karnına doğru eğimli olarak uzanan koyu
renkli -12 adet çizgi palamutu yakın akrabası olan diğer ton balıkları ve
uskumrulardan ayırıcı işerettir. Pasifik ve Hint okyanusunda yaşayan
palamutlarda (Sarda orientalis, Sarda chiliensis lineolata, Sarda chiliensis
chiliensis, Sarda australis) bu çizgiler biraz daha yataya yakın olacak şekilde
farklıdır; ülkemiz sularında olmadıklarından ve amatör açısından çok büyük
farklılıklar göstermediklerinden bu balıkları tanıtmıyoruz. Sırt yüzgeci
çifttir.
Önde bulunan sırt yüzgecinin bir kılıfı vardır; balık öldüğünde yüzgeç bu kılıf
içine çekilerek kaybolur. İkinci sırt ve anüs yüzgecinden sonra çatal kuyruğa
kadar 7-10 adet yalancı yüzgeç palamutun scombridae familyası üyesi olduğununun
göstergelerindendir. Yüzgeçleri vucuduna oranla fazla gelişmiş olmamakla
beraber palamut çok hızlı yüzebilen, seri manevralar yapabilen bir balıktır.
Yüzme kesesi bulunmaz. İki yaşını tamamlayıp torik olan palamutlar cinsel
olgunluğa erişirler. Üremeleri yurdumuzda Ege ve Akdeniz'de Mayıs, Haziran
aylarında olur. Yumurtalarını Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz'de döktükleri
sanılmaktadır. Yine de son yıllarda Karadenize çıkış yapan torik sayısı yok
denecek kadar azaldığından Marmara ve Karadeniz'de yumurta dökümünün
gerçekleştiği şüphelidir. Marmara ve Karadeniz'de yumurta dökümü gerçekleşiyor
ise Akdenize oranla daha düşük sıcaklıklar söz konusu olacağından yurtlama
işlemi Ağustos'a kadar sürebilir. Bir dişi 500,000 ila 2,000,000 yumurta
dökebilir. Yumurtalar pelajiktir genelde yüzeyden 4-5 metre derinde yüzerler.
Kuluçka süresi 4 gündür. Yumurtadan çıkan yavrular planktonlarla ve ile
fırsatta da küçük balıklarla beslenmeye başlarlar. Yurdumuz sularında Eylül
sonunda 10-15 santim boya ulaşmış olurlar. Korkunç yırtıcıdır genelde hamsi,
çaça, gümüş, istavrit, uskumru gibi kendinden ufak balıklarla beslenir,
kalamar, sübye ve karidese de hayır demez severek yer, bu nedenle bütün kalamar
ile yemlenmiş ama başka balıkları amaçlayan (mesela akya) oltalara vurduğu da
olur. Büyük sürüler halinde yaşar ve yemlenirler. Kendi türünün ufaklarını da
yiyerek yamyam özellikler gösterirler. Yemlenirken su üzerine sıçrarlar veya su
yaparlar bu durum balığın yerini belli eder. Yemlenmediği zamanlarda genellikle
daha derinlerde gezinir. 200 metre derinliklere kadar iner. Genelde sabah erken
saatlerde ve güneş batımına yakın daha aktif olarak yemlenirlerse de gün boyu
yem peşinde koşarlar ve av verirler. Ömürleri 9 yıl kadardır. 90 samtim boyu,
10 kilo ağırlığa erişebilirler. FOA kayıtlarında Karadeniz'de 85 santim boy 5
kilo ağırlık; Batı Atlantik'te de 91,4 sntim boy, 5,4 kilo ağırlık (boylar
çatal kuyruk boyudur) rapor edilmektedir. 2002 yılı sonu itibarı ile geçerli
IGFA (International Game Fishing Association) rekoru 8,4 kilodur.
Sadece yurdumuza özgü bir tür değildir. Su sıcaklığı 12-27 derece olan
denizlerde yaşar. Göçmen balıklardandır; yurdumuzdaki göç alışkanlığı balığın
peşinde olan amatörlerin kolaylıkla palamutları bulabilmeleri için göçleri
"nerelerde bulunur" başlığı altında anlatılmaktadır.
Nerelerde Bulunur
Günümüzde Ege ve Akdeniz'de kışlayan palamut ve torikler Nisan ayından itibaren
Çanakkale boğazı, Marmara denizi, İstanbul boğazı yolu ile yazı geçirmek ve
beslenmek üzere Karadeniz'e çıkmaya başlarlar. Çıkışta sahile yakın ve zaman
zaman oynağa kalkarak genelde Trakya sahillerine sokulmadan İstanbul boğazına
girerler. Boğazda daha derinlerden Karadenize çıkarlar. Bu dönemde yumurta
döktüklerinden ve amatör balıkçılık sirkülerine göre avcılığı yasak olduğundan
çıkışıları o kadar ilgi çekmez. Temmuz sonu Ağustos başına doğru Karadeniz'de
havaların serinlemesi ile öncelikle palamutlar İstanbul boğazına girmeye başlarlar.
Bu giriş eskiden orkinosların Karadeniz'de boğaz girişini kapatması ile ölüm
kalım yarışına dönüşürdü. Boğaza giremeyen sürülere katılan diğer sürüler ile
çok büyük palamut sürüleri oluşurdu. Boğaza ilk giren sürüler orkinoslar
tarafından çevrilip sıkıştırlırsa mecburen boğazda kalır av verirlerdi;
orkinoslar yoksa sürüler boğazda fazla kalmadan süratle Marmara'ya inerler.
Marmara'da genelde güney sahiller boyunca ilerlerler, Trakya kıyılarına genelde
Tekirdağ civarında yanaşırlar. Çanakkale boğazını takiben Ege ve Akdeniz'e
açılırlar. Ege'de Ağustas ayından itibaren görülmeye başlayan ve av veren
palamutlar bu ilk sürülerin balıklarıdır. Orkinos baskısının az olduğu yıllarda
ilk iniş yapan sürülerden sonra gelen sürüler İstanbul boğazında ve Marmara'da
daha fazla kalır yemlenir ve bolca av verirler. Eskiden toriğin az olduğu
yıllarda bazı palamut sürüleri Ege'ye inmez Marmara'da kışlarlardı.
Orkinoslu kısımları geçmiş zaman olarak anlattık, çünkü artık eskisi gibi
İstanbul boğazında ve Marmara'da orkinos baskısı yok, bu nedenle de palamutlar
fazla oyalanmadan İstanbul boğazı, Marmara ve Çanakkale boğazı yolu ile Egeye
açılırlar. Marmara'da kışlayan sürüler de artık yok. Bu yolda boğazlarda ve
Marmara'da su yüzeyine çok yakın seyrederek ya kızartı (Kızartı: Su yüzeyine
yakın yüzen balıklardan dolayı su üstünde oluşan çok hafif dalgalanmalar ile
sürünün olduğu yerde su daha koyu renkli görünür. Alışkın gözlerin kolayca
seçip balığın yerini tespit ettiği bu koyuluğa kızartı denir.), veya oynağa kalkarak,
yemlenirken su üstüne sıçramalar yaparak yerlerini belli ederler ve amatör
profesyonel balıkçılara av verirler. Torikler ise daha geç, Eylül sonundan
sonra Karadeniz'den inişe başlarlar. Palamut gibi orkinos sürülerini ve
çevirmelerini aşan ilk torikler hızla Marmara'ya çıkar adalar civarına yayılıp
hem yemlenir hem peşindeki orkinoslara yem olur, Trakya sahillerine pek
sokulmadan daha çok doğu ve güney Marmara sahilleri boyunca Ege'ye açılırlar.
Eskiden bu sürülerin bir kısmı Marmara'da, Ocak ayında gelen ve daha yavaş iniş
yapan toriklerin bir kısmı da kış yumuşak ise İstanbul boğazı ve Marmara'da
kışlardı. Şimdi ne o kadar orkinos baskısı var ne de Marmara ve İstanbul
boğazında kışlayan torikler var. İnişler balıkların doğrudan Ege'ye çıkması ile
sonuçlanıyor. Bu arada Marmara'da pek görünmeyen Orkinoslar Çanakkale boğazında
ve Ege denizine çıkışta palamutları, torikleri karşılayarak hem iniş yapan
sürülerin oyalanarak av vermelerine neden olurlar, hem de orkinosların kendisi
av verir. İster Ege akdeniz'de ister Karadeniz ve boğazlar bölgesinde olsun
lodos havalarda palamutu açık denizde bulmak mümkündür Karadeniz'den boğaza
dahi pek girmez, bu da tabii eğer balığı avlamaya gideceksek daha büyük tekne
demektir; rüzgar kuzey yönlü ise kıyılara daha yakın yerlerde ve İstanbul
boğazının Karadeniz girişinde palamuta rastlanır.
Derin su balığı olmasına rağmen yemlenirken daima su üstüne çıkar bu nedenle de
palamutu genelde derinlerde değil su üstüne yakın aramak gerekir.
Nasıl Avlanır
Palamut avcılığı tüm yırtıcı balıklarda olduğu gibi iki
kısıma ayrılır doğal ve yapay yemlerle avcılık.
Doğal Yemlerle Avcılık
1. Zokalı takım
Yapay Yemlerle Avcılık
1. Çapari
2. Atıp çekmeler (kaşık, yünlü, seğirtme, yapay balık)
3. Sürütme
4. Fly takımı ile avcılık
Doğal yemlerle palamut avı için "günümüzde geçerliliğini yitirmiş
kullanılmayan bir yöntemdir" dense yeri vardır. Balık sayısındaki azalma
özellikle gece ışıkla yemliye çıkan amatörlerin sık sık boş dönmesine neden
olmuştur. Zaten oldukça zor ve yorucu olam gece yemciliği sadece palamutta
değil lüfer avında da cazibesini kaybetmiştir. Çocukluğumda denizi ışıl ışıl
aydınlatan lambacıların dönüşlerindeki verim ve neşeyi gençliğimde ne yazık ki
ben yaşayamadım eskiler de o günleri bir daha bulamayınca gece yemciliği yavaş
yavaş nostaljik bir yöntem olarak anılarda yerini almaktadır. Gündüz yemciliği
de pek verimli olmadığından terk edilmektedir. Bu yöntemlere kısaca göz
atacağız.
Günümüzde en geçerli olan palamut avı yöntemi çapari ile yapılanıdır. Yalnız,
paraketeye izin vermeyen amatör balık avı sirküleri, 50-70 iğneli çapari ile
avlanmayı serbest bırakırken palamutta en fazla toplam 5 kilo, orkinoslarda 1
adet sınırlamasını da getirmektedir. Dededen kalma çapari bir sürü iğnesi ile
amatörün serbestçe kullanımına bırakılırken, en az 50 iğneli çapariyi sürüten
amatör de yakalanan balıklar ve vicdanı ile başbaşa kalmaktadır. Benim tecrübem
ve gördüğüm bu durumda vicdan, sirküler ve tabi çapariye vuran palamutlar
kaybetmektedir. Ne çıkarsa, ne kadar çıkarsa doğruca livara girer, kim ne derse
desin bu böyle olmaktadır. Hata nerede dersiniz?
Doğal Yemlerle Avcılık
Yukarıda doğal yemlerle yapılan avcılığa kısaca değinmiştik
şimdi de bakalım nasıl oluyormuş bu iş!
1. Zokalı Takım
Doğal yemlerle palamut avcılığının yurdumuzda özellikle Marmara denizi ve
İstanbul boğazı civarında uygulanan bu yöntemde kullanılan takım lüfer zokalı
yakımını andırır. Tek farkı daha ağır takım olmasıdır; bu da tabii ki daha
kalın misinalar, daha büyük zoka ve iğne, daha büyük derinlikler demektir.
Palamutun veya toriğin hedeflenmesi durumlarında da takım kendi içinde bazı
farklılıklar taşır.
Zokalı takımın yemleri her iki balık içinde tabii ki istavrit, hamsi, uskumru,
kolyoz gibi akyem olacak balıklardır. Yemler iriliklerine göre iğneye bütün
ölü, şakşak veya yaprak olarak takılırlar. Bütün veya şakşak yemleri tercih
etmekte yarar vardır. Torik için bazen palamut filetosu da yaprak kesilerek
kullanılabilir.
Takımın kullanılışı lüfer bahsinde anlatılan zokalı sarkıtmada olduğu gibidir.
Burada tekrarlamaya gerek görmüyoruz isteyen lüfer sayfasından bakıp
öğrenebilir. Yalnız palamut genelde 50-60 kulaçlarda yatak yaptığından yakamoz
alsa bile 15 kulacın üzerine pek yükselmez bu da lüferden daha derine olta
indirmek demektir hepsi o. Bir de oldu ki torik yakalarsanız ellerinizdeki
misina kesikleri siz o geceyi uzun zaman hatırlatacaktır. Gündüz yemli avcılığı
da gece ile aynı şekilde yapılır. Gündüzleri balığın kalın olta iplerini
seçerek oltaya vurmayacağı inancı ile daha ince misinalar kullanılması adet
olmuştur. Bu nedenle "gündüz yemciliği daha fazla ustalık ister"
denir, bu da takımı koparmadan balığı sandala alabilmek anlamındadır. Bu takım
her zaman geleneksel Türk balık avcılığı uygulamalarına göre el oltası olarak
ve tabii zokalı düzenlenmiştir. Dileyen bence makinalı takımla da deneyebilir,
hatta balığın bol olduğu dönemlerde değişik uygulamalar da denenebilir
düşüncesindeyim. Deneyen olup bildirirse biz de bilgileniriz.
Yapay Yemlerle Avcılık
1. Palamut Çaparisi
Bu çapari herkesin bildiği istavrit çaparisine benzemez ağır takımdır; yapımı
ve kullanımı oldukça zordur. Çaparinin ne olduğunu nasıl olduğunu hem olta
çeşitleri ve uygulamaları sayfasında hem de istavrit sayfasında anlattık ama
palamut çaparisi ağır takım olarak bazı özellikler ve incelikler taşıdığından
tekrar hem yapımına hem de kullanımına detaylı olarak değineceğiz. Ayrıca
burada anlatılan çapari palamut için sürütülürken veya ufak tefek
değişikliklerle yazılı orkinos, tombik, ak palamut gibi ufak ve orta boy
orkinosları da yakalayacağından oldukça geniş kullanım alanlı bir takımdır.
Palamut çaparisi genellikle tek tip ve kalınlıkta olmaz, her derde deva bir
palamut çaparisi yoktur. Bunun nedeni balığın göçe başladığı Ağustos ayı
ortalarında ufak olması, gittikçe daha büyük boydakilerin göçe devam etmesi ve
nihayet Ocak ayında toriklerin görünmesidir. Çapariler de bu göç takvimine
uygun olarak gitikçe kalınlaşırlar.
Çaparinin donatılmasına geçmeden önce diyorum ki; "siz en iyisi gidip bu
çapariyi hazır alın". Palamut çaparisi hazırlanması, donatılması en zor
olan takımlardandır. Çok zor görür, bu nedenle de çok sağlam yapılmalıdır,
sağlam yapılamaz ise palamutları toplamak yerine dökülen çaparinin boş
bedenini, o da kalırsa tabii, toplamak vardır ki; çok can sıkar. İlla da
yapacam diyenler yazının devamını okuyabilir.
İlk olarak köstekler balığın boyuna göre, büyük balık için daha uzun olacak
şekilde ve yukarıda verilen tablodaki kalınlıklara uygun olarak, 25-40 santim
boyda kesilir. Aslında köstek için kesilen misina normalde düğüm payları da
düşünülerek bitmiş halinde planlanan boyundan daha uzun kesilmelidir. Bu fark
sizin düğümü atarken ne kadar boş uç bırakarak düğümü bitirdiğinize bağlıdır;
ben mesela genelde oldukça fazla boş uç bırakır çok misina ziyan ederim. Köstek
olarak kesilen misinanın her iki ucuna da birer köstek başı düğümü atılır.
Düğümler iyice sıkıştırılmalı, en iyisi misina düğümü sıkmadan önce iyice
ıslatılarak yumuşatılmalı ondan sonra düğüm son haline sıkılmalıdır. Kalın
misinalarla çalışıldığından düğümlerin sıkıştırılmasında zorluklar çıkması çok
normaldir. Burada dikkat düğümleri tamamlanmış tüm köstekler çok ufak
farklılıklar hariç hepsi aynı boyda olmalıdır. Bu da tamamsa ilk olarak kösteğe
tüyler ve iğne bağlanır.
Yalnız tüylere biraz daha değineceğiz. Palamut çaparisinde kullanılan tüyler ya
uçucu su kuşlarının (kaz, ördek gibi) boyun veya kanat altı tüylerinden ya da
horozun boyun tüylerinden yapılır. Uçucu su kuşlarından alınan tüylerle yapılan
çaparilerin daha uzun ömürlü olduklarına inanıyorum. Horozun boyun tüyleri
kullanılacak ise 6-7 adet, diğer kuşlardan alınacak tüyler kullanılacaksa
genelde 4-5 adet yeterli olur. Tüyler iğneye genelde bombeli kısımları iğnenin
ağzına dönük olacak şekilde (üstteki resimdeki gibi) bağlanılır, bu şekilde
daha oynak olurlar. İğneye bağlanan tüylerin düğüm dışına taşan kısımları tam
dipten kesilmez ise sürütme sırasında iğneye taklalar attırabilir balık vurmaz.
Renk seçimi de ayrı bir konudur. Genelde hep anlatılan sabah erken saatlerde
palamutun beyaz tüye, gün içinde de kırmızı veya turuncu tüye daha fazla
vurduğudur. Soğuk havalarda daha koyu renkli tüyler daha iyi çalışır iddiası da
vardır. Bakın size bir sır vereyim aramızda kalsın "ben artık palamut
çaparisini hazır alıyorum", geçen yıllarda İstanbul'da eski ve iyi bilinen
bir malzemeciden bir seferinde kırmızı tüylü palamut çaparisi istedim
"..kırmızı tüylü palamut çaparisi olmaz ki abi.." cevabını karşısında
mecburen beyazları aldık. Bir de yandaki çapariye bakın. O çapari Kıbrıs'ta palamut
çaparisi olarak biliniyor ve kullanılıyor. Oldukça da başarılı hatta sık sık
tombik de alıyor bu nedenle de köstekler 070. Tüylere dikkat, rengarenk ama iş
yapıyor. Kıssadan hisse beyaz tüy, kırmızı tüy konusu Karadeniz ve İstanbul
balıkçıları arasında daha yaygın olabilir ama bu işte kesin sınır yok. Siz
bence her rengi deneyin, hatta yandaki gibi renkli çapariler yapın. Beyaz
tüyleri kınaya yatırarak renkli tüyler elde edebilirsiniz mesela. Ama bu kadar
uğraş**ıyorsanız, olanaklarınız sınırlı ise; beyaz tüy veya horozun kırçıllı
boyu tüylerinden kullanın, çapariye günün erken saatlerinde başlayın, gün
içinde de aynı takımla devam edin.
İş geldi kösteği bedene bağlamaya, yani en zor işe. Tek kat kösteklerde ilk
olarak köstek üzerine bir kazık bağı atılır, bağın iyice sıkıştığı köstek başı
düğümünün beden üzerine oturduğu kontrol edilmelidir. Bunu sağlamak için
misinanın ıslatılması gerekebilir, çalışırken ellerinizin misina tarafından
kesilmemesi için de ele bez sarılması veya deri eldiven giyilmesi yararlı olabilir.
Kazık bağı sıkıştıktan sonra önce iskandil tarafından köstek bedene üç sarım
ile puntalanır, puntaların iyice sıkışmesı sağlandıktan sonra aynı puntalama
olta tarafında da yapılıp sıkıştırılır. Düğüm bitince üzerine ya şeffaf oje ya
da daha iyisi bir kaç damla süper yapıştırıcı sürülerek kuruması beklenir. Bu,
düğümlerin kaymadan yerinde kalmasına büyük derecede yardımcı olacaktır. İkinci
kösteği ilk kösteğin bitiminden 2-3 santim alta aynı yöntemle bağlayıp bu
işlemi 50 kere yaptınız mı çapari neredeyse hazırdır. Köstekleri bağlamadan
önce bedeni misinanın şekil değiştirme (sünme) noktasına kadar gerdirip
köstekleri o şekilde bağlamak da tavsiye edilmektedir. Bu şekilde gerilen
bedene bağlanan kösteklerin yer yapacakları, gerginlik kalkınca iyice sıkışacakları
söylenir. Ben denemedim. Yine de gerginlik kalktıktan sonra oje veya yapıştırıcı
uygulaması yapılmalıdır
Torik çaparisinde çift kat beden kullanıldığından burada sistem biraz daha
farklıdır. İlk olarak köstek başı düğümü iki misina arasına sokulur. Daha sonra
ya ibrişim ya da 020 misina ile köstek iki beden arasında sıkıca puntalanır.
Son olarak kösteği kendisi ile yukarıda anlatılan şekilde alttan ve üstten
beden üzerine puntalar vurulur. Yapıştırıcı veya oje sürülüp kuruması beklenir
ve ikinci kösteğe geçilir. 020 misina ile puntalama yapmadan doğrudan kösteğin
kendisi ile doğrudan alttan üstten puntalama yapılabilse de bu ilk yöntem kadar
güvenli değildir. Bu şekilde köstekler dizilerek hazırlanan bedenin hem
iskandil hem de olta tarafına birer kasa yapılır. Kolçaktan bedene geçiş yapan
fırdöndü genelde kopçalı olur ve oynağa çatıldığında balıkla dolu çapari
çekilip tekne içindeki kazıkların üzerine serilip (bu sistemi başka balıklarda
mesele lüfer ve izmaritte de anlattık) kopçadan ayrılan oltaya ikinci çapari
takılır, oynağı kaçırmadan ava devam edilir. Bu eskiden oltacılıktan ekmek
yemek mümkün iken profesyonellerin kullandığı sistemdir.
Benden bir tavsiye: Köstekleri hazırlarken iğne bağlanan taraf aynı şekilde
hazırlandıktan sonra beden tarafına köstek başı düğümü yerine ufak bir kasa
yapın. Beden üzerinde de sarma bir köstek kasası oluşturun ve kösteği kasa kasa
içinden geçirerek bedene tutturun. Yandaki resim gibi yani. Bu yolla
kösteklerin kayması, sıyırıp dökülmesi riski çok azaltılmış olur. İğne bir
şekilde sıyırsa, sıyıran köstek çıkartılıp bedendeki kasa üzerine yedek kösteği
takmak ta 20 saniyeyi geçmez. Torik çaparisinde de bedeni 150 numara tek kat
kullanıp aynı yöntemi uygulamak mümkündür. En azından yeni başlayan, takım yapmaya
meraklı amatörler elleri alışana kadar daha az hayal kırıklığına
uğrayacaklardır.
Gelelim çaparini kullanılışına. Çaparini en uygun saati sabah gün ağarırken
veya akş** güneş batışına yakın saatlerdir. Bununla birlikte gün boyu çapari
ile avlanmak mümkündür. Sulara göre 200-400 gram ağırlık takılan çapari 2-4
km/saat hızla seyreden sandalın arkasından bırakılmaya başlanır. Her 10-15
iğnede bir salma durdurularak çaparinin yüzlemesi sağlanır bir aksilik olup
olmadığına bakılır; her şey normalse salmaya devam edilir. Salma işi çapari
tekneden 30 kulaç açılana kadar sürer ve 2-3 km/saat hızla çaparinin
sürütülmesine devam edilir. Sürütme sırasında takım bazen 35 kulaca kadar
salınır bazen 20-25 kulaca toplanır. Çapariyi sürütürken birden tekne olduğu yerde
çakılıp kalırsa motor bozuldu sanmayın çapari doldu çapari. Şaka bir yana
özellikle ufak teknelerde palamut sürüsü ile karşılaşılınca aniden takıma dolan
palmutlar veya torikler tekneyi durdurabilir. Bundan da takımın ne kadar
zorlandığını anlamalısınız. Takımın iri balıkla fazla dolduğu durumlarda
toplamak çok zor olabilir bu durumda yapılması gereken suda iki takım varsa
birinin derhal toplayarak tekne ile çaparinin üzerine dönülmesi boşluk vermeden
çaparinin üzerine gidilerek takımın toplanmasıdır. Eğer takımı
toplayabiliyorsanız motoru boşa alın toplamaya devam edin. Bir tekneden iki
takım salınacak ise bir takımın iskandili diğerinden daha ağır olmalı ve bu
takım diğerinden 5 kulaç kadar daha fazla salınmalıdır. Takımlardan birine
balık gelmesi durumunda diğer takım derhal toplanmalıdır.
Kullanılmadığı zamanlarda palamut çaparisi oltadan ayırılarak toplanır ve bu
şekilde muhafaza edilir. Balığa çıkarken veya takımı ava hazırlarken takım
büyük ve çok iğneli olduğundan kenarlarına iğnelerin saplanabileceği mantarlar
çakılmış tahta üzerine sarılır.
2. Atıp Çekmeler
Yurdumuza özgü av yöntemlerinden olan yünlüler, yüksükler ve seğirtmeler
palamut avında günümüz modern kaşıklarının ilk uygulamalarıdır. Bunları
oltacılıkta kullanılan malzemeler sayfasında anlattık, dedik ki: Lüfer ve
palamut gibi göç eden yırtıcı balıklar Karadeniz' den Ege' ye inişe
geçtiklerinde önlerine küçük balıkları katar, sürerek İstanbul boğazından
aşağıya indirirler. Bu daha çok Eylül ve Ekim aylarında karşılaşan bir olaydır.
Küçük balığın bolluğu nedeni ile yemli oltalara bakmayan balıkları başka
şekilde aldatmak gerekmektedir. Şimdilerde mevcut çeşit çeşit kaşıkları
kullanmak mümkün ise de eskiden kalma yünlü denilen zoka - kaşık karışımı av
araçları da hala kullanımdadır. Kurşundan dökülen yünlülere küçük balık
şekilleri verilir, mesela yandakiler 1 gümüş, 2 hamsi, 3 ve 3a istavrit (iki
yönden) taklidi yünlülerdir. Yünlüler genelde 8-12 cm. boyunda, 50-150 gr.
ağırlığında olur ve boyunlarına uygun tekli veya üçlü iğne ile donatılırlar.
Yünlüler kullanım için zoka bahsinde anlatıldığı gibi mazgallanır ve
civalanarak parlatılır. Daha çok karadan kullanıma uygundurlar. Mümkün
olduğunca uzağa atılarak bir müddet dibe inmesi beklenir, daha sonra hızla
çekilerek kaçan küçük balık görüntüsü verilir ve yırtıcı iri balıkların
saldırması sağlanır. Yünlüler genelde yemlenmez, bunun yerine üzerindeki deliğe
iğneye kadar uzanacak şekilde horozun göğüs tüylerinden (tercihen kırmızı) iki
üç adet sıkıştırılır. Yemlenirse verimi artabilir. Her 4-5 balıktan sonra
düğümü yenilenmeli , gerekirse yakalanan balıklardan kalan diş izleri
giderilerek civalanmalıdır. Misinanın bağlandığı delik temiz, çapaksız
olmalıdır.
Yünlü gibi kullanılır ve hemen hemen aynı işi gürür. Tabii bunlar eski
zamanların kaşık uygulamaları olduğundan birbirlerine benzemeleri normaldir.
Yüksükler daha çok yırtıcıların küçük balıkları sıkıştırıp yüzledikleri durumda
kullanılırlar. Yünlüden farkları budur, tabii daha da hafiftirler. Sabit ve
hareketli olarak iki tip olabilirler. Balık başına benzeyen üzerinde zoka
benzeri iğne bulunan bir kurşunun üzerinde açılan çevre kertiğe iğneyi örtecek
büyüklükte kaz, horoz veya martı tüyü ibrişim ile sıkıca bağlanır. Hareketli
yüksüklerde kadehi andıran kurşunun deliğinden geçirilen 0,5 mm veya daha kalın
20-25 cm boyundaki çelik telin bir ucuna iğne bir ucuna fırdöndü bağlanır.
Kurşunun üzerindeki kertiğe yine aynı şekilde tüyler bağlanarak takım
hazırlanır. Takım oltaya fırdöndüden bağlanır. Kafa kurşunu civalanmalıdır.
50-70 gr., ağırlığında; çoğunlukla da daha hafif olurlar. Uygulaması tüm kaşık
uygulamaları gibidir, atılır biraz beklenir ve çekilir.
Dip seğirtmesi de yünlüye benzer. Ama balık şeklinde de değilde torpil veya
füze gibi yapılırlar. Çekilirken salıınım hareketleri yapması için iğne
tarafında hafif şişkinlik vardır. Boyları 10 - 15 cm. ağırlıkları 100 - 200 gr.
civarındadır. Daha çok sandaldan ve elle kullanmaya müsaittir. Yüksek çevrim
oranlı bir makina ile de kullanılabilse de bu tür makinaların taşıdıkları yük
az olacağından iri balıklarda problem çıkabilir. Ama kamışı sallayarak dipten
çekilen seğirtmeye küçük balıkların su içinde yaptıyı sıçramaları daha başarı
ile taklit etme dolayısı ile verimi arttırma şansı da vardır. Sandaldan dibe
indirilen seğirtme dip bulunduktan sonra hızla yukarı çekilir, balık atlamazsa
aynı işlem tekrar edilir. Dip seğirtmeleri yemlenmez ama mazgallama ve civalama
tabii ki şart.Son yıllarda balığın azalması ve modern malzemelerin piyasayı
istilası nedeni ile yukarıda anlatılan takımların uygulama alanı oldukça
daralmıştır. Yine de 1999 yılındaki büyük palamut akınında İstanbul boğazında
kıyıdan seğirtme ve yünlü ile gayet iyi palamut alındığına şahit oldum. Demek
ki balık oldu mu bu dede yadigarı takımları kullanmak ve balık yakalamak
mümkün.
Balığın oynağı ile karşılaşıldığında sandalda hazırlıklı isek, oynağa yaklaşıp
kaşık veya yapay balıklarla da atıp çekme palamut-torik yakalamak mümkündür. Bu
iş için söğüt yaprağı kaşıklar, bu kapsamda yanda resmi olan Acme Kastmater
kaşığın tüylü veya tüysüz modelinin 100-120 gramlıkları iyi iş yapar. Kaşığı
atıp bir miktar batmasını bekledikten sonra kamışın ucunu zaman zaman sertçe
sallayarak su içindeki küçük balıkların sıçramalarını taklit edip hızla sarmak
gerekir. Bu iş için 040 misanadan 100 metre saran bir makina ve 80-140 gram
testli 2,4-2,7 metre boyunda kamış yeterli olur. Kamışın biraz uzunca olmasında
şu yarar vardır; balık iri ise çekilirken sandala yanaştığında aniden sandalın
altına doğru kaçabilir. Bu durumda uzun kamışı suya mümkün olduğunca sokarak
misinayı gevşetmeden takımı sandalın kıç veya başından diğer tarafa aktarma
şansı olur; kamış kısa ise balık da sandalın diğer yanına geçti ise büyük bir
ihtimal takımı kopararak gidecektir. Yalnız balık yemlenirken her zaman kaşığa
ilgi göstermemektedir. Çok fazla boşa atıp çekme yapabilirsiniz. Bu arada
oynağın içine düşen kaşığı hızlı hızlı sararken rastgele çarpma balık yakalama
olanağı da vardır. Hatta bazen çarpma takımı da bu iş için kullanılabilir. Bu
şekilde avcılık, yani kaşıkla oynaktaki balığı yakalama, henüz yurdumuzda pek
yaygınlaşmamıştır; çapari varken tek tek palamut yakalamakla pek yetinmeyiz;
ama hem amatör balıkçılık sirküleri kuralları içinde avlanıp, hem doğayı seven
koruyan amatör olarak yavaş yavaş bu uygulamalara da başlasak bence pek fena
olmaz.
3. Sürütmeler
Yine yurdumuzda, özellikle Marmara'lı balıkçılar arasında palamut için sürütme
yapmak o kadar yaygın değildir. Fakat sürütme ile de palamut yakalamak
mümkündür. Ege ve Akdeniz'de yapılan sürütmelerde (sırtı çekmek) sadece
palamut-torik değil akya, sarıkuyruk ve diğer küçük ton balıklarından da
yakalamak mümkündür. Sürütme takımı diğer balıklardakinden pek farklı olmaz
buraya resmini koyduğumuz takım sinarit için tavsiye edilen takımdır. Palamut
derin sulardan çıkmayacağı için biraz daha ince takım da kullanılabilir mesela,
olta ve kolçak 050-060, beden 040-050 olursa yeterlidir. Aynı takımı sulara
göre kıstırmaları arttırıp eksilterek takımın dibe inmeden yüzeyden 2-3 metre
aşağıdan gelecek şekilde sürütülmesi yeterlidir. Genel olarak sürütme takımının
yemi de yapay yemdir. Bunlar söğüt yaprağı veya benzeri türden kaşıklar,
uskumru desenli, yeşilli kırmızılı yapay balıklar, simli olmak kaydı ile
şeffaf, beyaz sasi veya küçük plastik balıklar, yine simli tercih edilerek
kırmızı, beyaz, şeffaf plastik mürekkep balığı gibi yemlerdir. Doğal yemlerle
palamut sürütmesi genelde yapılmaz. Sürütme el oltası olarak düzenlenebileceği
gibi makinalı takım olarak da düzenlenebilir Bu durumda yandaki takımda ufak
tefek değişiklikler yapmak gerekebilir mesela kolçağı iptal edip bedenin de
kamış boyundan az uzun tutulması takımın toplanması balığın alınması sırasında
iyi olur. Beden kamıştan çok uzun olarak yapılır ise, ki bu da mümkündür ve
takımı daha da avcı yapabilir; bu durumda son kısmın yani balığın sandala
alınması kısmının bedenin elle toplanarak yapılması gerekir. Balığın bu şekilde
alınması da yaygın bir uygulamadır. Yine de bedende 4 kulacı fazla geçmemekte
yarar vardır. Kullanılacak takım yukarıda atıp çekmede tarif edilen takımın
aynısı olabilir. Sürütme hızı çaparideki gibi veya biraz daha fazla olabilir;
mesela 5 km/saat kadar. Hızı arttırmak diğer balıkları da yakalama şansını
arttıracaktır. Örneğin sögüt yaprağı veya benzeri parlak metal bir kaşıkla 8-10
km/saat hatta bazen daha da hızla giderken ve kaşık neredeyse su üzerinde
görünecek şekilde dümen suyu içinde sürütülürken tombik, yazılı orkinos gibi
küçük ton balıklarının çıktığı çok olur.
4. Fly Takımı İle Avcılık
Bu yöntemle palamut avı sportif amatör balıkçılığın en ileri aşamalarından
sayılır. Alabalık avıcılığı yöntemi olarak bilinen sonraları turna'dan orkinos
veya marlin balıklarına kadar hem tatlı hem tuzlu sularda yaygın olarak
kullanılmaya başlayan Fly (yapay sinek) takımı ile avcılık aslında ilk yapay
yemle balık avlama uygulaması olarak neredeyse balık avcılığı tarihi kadar
eskidir. Ancak bu yöntem hem yemlerin hazırlanması, hem takımın donatılması hem
de atış ve kullanma teknikleri olarak çok geniş kapsamlıdır ve ileride ayrıca
geniş olarak anlatılacaktır. Burada az çok bilenlere veya merak edenlere kısaca
bilgi vermeye çalışacağız.
Atış ve kullanma teknikleri açısından denizlerde fly takımı kullanmak alabalık
bahsinde anlatılanlardan çok farklı olmasa da, malzeme ve balığın yakalanması
açısından bazı ayrıcalıklar taşır. En başta denizde kullanılan fly kamışı daha
ağır sınıftandır, fly olta ipi ise genelde ya önü ağırlaştırılmış (WF) veya
atış kafalı (SH) tipidir. Bu iplerle daha uzun atış yapma olanağı vardır. Tabii
ki kullanılan fly ipleri batar tipten olmalıdır batma hızı palamut için orta
sınıftan olursa yeterlidir. Daha hızlı batanını da kullanmakta mahsur yoktur.
Dikkat edilemesi gereken batan iplerle çalışmanın zorluğudur. Kullanılacak fly
makinası da iyi bir sürtünme frenine sahip fly ipinden sonra 40 metre kadar
050-060 altip (backing-altlık) sarabilecek kapasitede olmalıdır. Alt ip ucuz
olduğu için genelde naylondan (monoflament misina) yapılır ama daha iyisi
dakron kullanmaktır. Misinanın makaraya sarıldığında aldığı şekli koruyarak
boşalması sorunlar çıkarabilir; misina kullanacaksınız en azından düşük
hafızalı olanları seçin.
Sıra geldi bedene. Tüm fly takımlarında kullanılan bedenler kalından başlayarak
gittikçe incelmektedir. Düz yani, kalınlığı değişmeyen beden kullanmak pratikte
mümkün görünse de hem atışta hem de yemin balığa sunumunda düz bedenlerde
problemler yaşanır. Piyasdada satılan bedenler de zaten bu türden şekillidir.
Bununla birlikte pek çok meraklı amatör hem daha ucuz olduğundan hem de daha
iyi çalıştığına inandığından şekilli bedenleri farklı kalınlıktaki misinaları
birbirine bağlayarak yapar. Altta ben size deniz avında palamuttan küçük
orkinoslara, lampukaya kadar kullanabileceğiniz şekilli bir beden dizaynı
veriyorum.
Bu beden barrakuda gibi balıkların hata köpekbalıklarının avında dahi
kullanılabilir ancak bu defa uçtaki 60 santimlik kısım ikiye bölünerek 30
santimi aynı uç kısmı ise 120-150 luk kalın misinadan şok beden veya örme ince
çelik beden kullanılarak yapılır. Burada bir inceliğe dikkatinizi çekeyim.
Bedenin arkasında 1 metre uzunluğunda 060-070 misinadan fly ipine çivi bağı ile
bağlanmış diğer ucu kasa yapılmış kalıcı beden vardır. Şekilli bedenin de
başlangıç kısmına bir kasa yapılarak kalıcı bedene kasa kasa içinden geçirerek
bağlanır. Bu hem beden değişmelerinde fly ipinin kesilmesini önler hem de
gereği halinde, ki özellikle denizde karşılaşılan balığa göre ihtiyaçlar çabuk
değişir, şekilli bedenin çabucak değiştirilmesini sağlar. Tatlı sularda da bu
sistem kullanılsa da bazı ufak tefek farklar gösterebilir. Her ne amaçla
donatılırsa donatılsın şekilli bedenlerin yapımı alışkanlık ve tecrübe
gerektirir. Yapılan bedenin atışta ve yemi sunuştaki başarısı dikkatle takip
edilmeli ve gerekirse hem kelınlılrda hem de toplam boy sabit kalacak şekilde
uzunluklarda değişiklikler yapılmalıdır. Bu şekilde donatılan takımın ucuna bir
fly bağlamak kaldı. Fly yapımı çoğu zaman sanat olarak kabul edilmektedir, pek
çok farklı malzeme ve beceri gerektirir. Çok basitçe açıklarsak bizim çaparinin
sanata dökülmüş hali. Palamut avında daha çok batar türden (wet fly) küçük
balık taklidi (streamer) flylar kullanılır. Fly yapımı ile ilgili geniş bilgi
ve filimler yapma niyetim var bunu yaptığımda yayınlanacak. Altta palamut
avında genel anlamda denizde kullanılabilecek yapma yemlerden (fly) bazı
örnekler var. Resimleri tıklayarak daha büyük görün; ince işçilik iyice görünsün
diye küçültmedim.
Haydi palamut peşine. Fly takımı ile denizde avlanmak tatlı sulardakinden
farklılıklar taşır. Kısaca bunlara da bakarsak, ilk farklılığı "görerek
avlanmak" olarak belirleriz. Yani alabalık avında suya girilip balığı
görmeseniz de olabileceği yerler tahmin edilip oralara atış yaparak av
sürdürülebilir. Ama denizde asıl olan balığın aranarak bulunması ve yanına
gidilerek avlanmasıdır. Bu da balığın oynağını veya yemlendiği anı yakalamak
demektir. Fly takımı ile sürütme yapılarak balık aranmaz; takım buna göre
dizayn edilmemiştir. İkinci fark balık bulunduktan sonra uzaklaşmamasını
sağlamak için avlanma sırasında sürekli yemleme yapmaktır. Bunun için denize
küçük küçük kesilmiş hamsi, sardalya gibi yağlı balıkların parçaları atılır. Yemleme
palamutu oyalayamazsa bile kokusu barraküda, lampuka, ton balıkları gibi
balıkları toplayabilir hatta bazı dip balıkları bile yükselerek fly takımına
vurabilir. Balık da bulunduktan sonra sandaldan balığın bulunduğu yere atış
yapılır. Fly'ın biraz batması beklendikten sonra toplanarak balığın ilgisini
çekmesi bu şekilde vurmasının sağlanmasına çalışılır.
Burada bahsedilen atmalar, çekmeler hiç bilmeyene bir şey ifade etmeyecektir.
Bu kısım fly ile avlanma, atış, yem sunuşu ve toplama gibi konularda bilgisi
olana yaralıdır. Hiç bilmeyenler için geniş kapsamlı bir fly avcılığı bölümümüz
olacak ama ne zaman bilemem. Tavsiye olarak siz siz olun fly ile avlanırken
gözlük takarak gözünüzü koruyun, hele hele batan iplerle çalışılıyorsa yüzünüze
ve başınıza da dikkat edin. Alttaki iki palamut da fly takımı ile
yakalanmıştır. Bunlar tüm dünyada amatörler arasında bonito olarak bilinse de,
üstteki bizim palamutun yakın akrabası olan Stripped bonito (Sarda orientalis),
alttaki de Pacifik bonito (Sarda chiliensis lineolata). Bundan bizim palamutlar
torikler fly ile yakalanmaz anlamı çıkarmayın yakalanırlar, yeter ki deneyin.
Palamut ekonomik değeri çok yüksek balıklardandır. Bu durumu yurdumuz için
büyük önem taşımaktadır; Türkiye dünyada sayılı palamut ihracatçısı
ülkelerdendir. Her ne kadar kökünü kazımaya çalışsak da 1999 yılında palamut
bizi utandırırcasına akın yapmış o yıl 37240 ton olan dünya palamut üretiminin
17900 tonu Türkiye'den yapılmıştır (FAO).
Eti koyu renklidir, kendine özgü tadı ve kokusu ile sevilerek yenir. Tavası,
haşlaması, buğulaması, pilakisi, köftesi, torik kafasından çorba ve tabii
şahane lakerdası yapılır. Yemek tarifleri sayfamızda pek çok palamut yemeği
bulacaksınız.
www.baliksevdam.com At-Çek Torik Avı paylaşan: Hamditek